Türkiye ve Kazakistan Sanatta Buluştu

Dünya değişiyor. Bu değişim yenilikleri, farklılıkları da beraberinde getiriyor. Toplumların ilerlemesi artık yalnızca bilimle, teknolojiyle, kişi başına düşen milli gelir oranı ile belirlenmiyor. Ülkelerin ilerleyişinde, gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde bilim, sanayi ve teknoloji kadar sanat da önemli yer tutuyor. Eğer bir ülkenin kültür hayatından, fikir hayatından, entellektüel birikiminden, tarihinin sanata yansımasından bahsedilmiyorsa orada bir şeyler yanlın kalıyor. Çünkü milletlerin ve ülkelerin hafızalarının bir dışavurum yöntemidir sanat. Bu yüzden bazen tarihi hafızanın temize çekilmesini, bazen bir milletin çırpınışını, bazen başka bir coğrafyadaki kardeşinin acısını, sevincini hissetmenin adı oluyor sanat. İnsanlara vicdanı, sevgiyi, merhameti, aynı yeryüzünde yaşama, aynı gökyüzünün altında güne başlama gerçeğini sanat hatırlatıyor.

Sanat; ayrılıkları törpülüyor, kötü anıları unutturuyor ve bir ışık, bir renk, bir kare, bir kelimeyle insanları ortak paydalarda buluşturmayı başarıyor. Her şey eskiyorken, değişiyorken bir tek sanat eserleri eskimiyor, değişmiyor zamanın yıpratıcılığından nasibini almıyor.

Bu yüzden dünya sanat oldukça; kitaplar, tiyatro eserleri, şarkılar, şiirler, tablolar oldukça daha yaşanılabilir bir yer haline geliyor.

Kenesarı-Kunimcan

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)’nın organizasyonu ve sponsorluğunda Kalibek Kuanışbayev Kazak Tiyatrosu tarafından 5 Kasım 2012 tarihinde Astana’da, 12 Kasım 2012 tarihinde Ankara’da ve 14 Kasım 2012 tarihinde İstanbul’da “Kenesarı-Kunimcan” oyunu Türkçe olarak sahnelendi.

Kazak tarihinin en önemli isimlerinden olan son Kazak Hanı Kenesarı Han’ın hayatını konu alan oyun, 19. yüzyıl Kazakistan’ında geçiyor. Oyunda Kazak halkının tarihi, örf ve adetleri, etnografisi, şarkıları, folkloru, sağduyusu, anlayışı sergilenmiştir. Oyun, vatan sevgisine ve Kazak halkının birliğine vurgu yaptı.

TİKA’nın organizasyonuyla 2012 Mart ayından bu yana yürütülen çalışmayla, Astana Yunus Emre Türk Kültür Merkezi tarafından aslı Kazakça olan oyun Türkçe’ye çevrilmiş ve oyunculara Türkçe eğitimi verilmiş, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından da sahne tahsis edilerek lojistik destek sağlandı.

12 Kasım 2012 tarihinde Ankara Küçük Tiyatroda’da sahnelenen oyuna Ak Parti Genel Sekreteri ve 24. Dönem Ankara Milletvekili Haluk İpek, Ak Parti Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu, TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, Türksoy Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, çok sayıda basın mensubu ve TİKA çalışanı katıldı.

Eser, sahnelenmeden önce tüm davetlilerin katıldığı bir resepsiyon düzenlendi. Resepsiyonun ardından Ak Parti Ankara Milletvekili Haluk İpek, TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev konuşma yaptı. TİKA Başkanı Serdar Çam konuşmasında, Türk dünyasına ilgi ve duygularının artarak devam ettiğini belirtti. “Bu tiyatro, Türkiye’nin Kazak halkına ilgi göstermesi açısından önemli” dedi.

Türk dünyasıyla kültürel ilişkileri artırmaya özen gösterdiklerini kaydeden Çam, “Orta Asya’daki devletler artık ciddi manada güçleniyor, zenginleşiyor, dünyada etkin duruma geliyor Bu demek değil ki TİKA projelerine ihtiyaç yok. Biz bu sene geçtiğimiz yıllara kıyasla daha fazla Türk dünyasına yönelik proje geliştirdik. 1470 projeden 850 projemiz Orta Asya’ya dönük projeler Dolayısıyla Türk dünyasına ilişkin ilgilimiz, duygularımız artarak devam ediyor. Bu tiyatro da aslında Türkiye’nin Kazak halkına ilgisini göstermesi açısından önemli.” dedi.

Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev de Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin 20. yılını kutladıklarına değinerek, “Bu oyun için Kazak oyuncular çok çalıştılar Zor oldu ama başardılar İnşallah Türk seyircisi oyunu sevecek” diye konuştu.

İlgi ve heyecanla izlenen oyun, zleyicilerin alkışları arasında sona erdi.