Haberler
21 Mart 2015Bütün İnsanlığın Kalkınmasını Sağlayacak Perspektif Ortaya Koymalıyız
Geçmişten Günümüze Kalkınma Yardımlarının Dönüşümü Konferansı, Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un katılımı ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) işbirliğinde SETA İstanbul Şubesi’nde düzenlendi.
TİKA ve SETA işbirliğinde "Geçmişten Günümüze Kalkınma Yardımlarının Dönüşümü" Konferansı SETA İstanbul’da gerçekleştirildi. Konferansa, Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ve çok sayıda üst düzey temsilci katıldı.
Konferansta yaptığı konuşmada, Modern kalkınma serüveninde ülkelerarası yardım, dayanışma ve işbirliği kavramlarının üzerine odaklanılmadığına işaret eden Kurtulmuş, gelişmiş ülkelerin tamamının sahip olduğu büyük gücün ve kalkınma başarısının arkasında insani değerler sistematiği üzerine kurulmuş bir uluslararası ekonomi politiğin olmadığını söyledi.
Kalkınma serüveninin kolonyalizm dönemine kadar götürülebileceğini anlatan Kurtulmuş, bu dönemde dünyanın bütün kaynaklarını ele geçirme hırsıyla hareket edenlerin Afrika, Asya ve Uzak Doğu gibi birçok coğrafyanın yeraltı, yerüstü ve insani kaynaklarını sömürerek yüksek bir kalkınma sağladıklarını kaydetti. Kurtulmuş, bugün gelişmiş olarak tanımlanan ülkelerin önemli bölümünün kalkınmasının arkasında sömürge ve köle transferinin yattığına dikkati çekerek, bu hakim paradigmanın uzun yıllar boyunca yardım etmeyi aklından geçirmediğini söyledi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 1945-1990 arasındaki Soğuk Savaş döneminin, odağına kalkınmayı alan, ancak hedefinde insani değerler, paylaşım, erdem ve bireyin olmadığı bir süreç şeklinde geliştiğine değinerek, şöyle konuştu:
"O dönem içerisinde hem Batı hem de Doğu bloğunda kalkınmanın paylaşılması konusunda bazı fikirler ortaya çıkmıştır. Ancak, bu fikirler kalkınma yardımlarının yapıldığı ülkelerin kendi ayakları üzerinde yükselmeleri için değil, ABD ve Rusya etrafında oluşan iki paktın peyk ülkeleri olmasını sağlamak için gündeme getirilmişti. Bunların en tipik olanlarından biri de ABD'nin Marshall yardımlarıdır. Ne olduracak, ne öldürecek bir şekilde bu ülkelere yardım yaparak, onları kendi etraflarında tutmayı başardılar. Dolayısıyla bugün kalkınma yardımları olarak konuşulan konu çok da temiz geçmişe sahip bir konu değildir."
"En büyük çatışma potansiyeli, zengin Kuzey ile yoksul Güney arasında"
Yardım etmenin, o ülkelerin insanlarını da güçlü bir şekilde küresel ekonomik mücadele yarışına katılabilmesini sağlayacak bir perspektife sahip olması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Yardımlar konusunda medeniyetimizin önemli kavramlarından biri de iyilik ve güzellik manasına gelen 'berr' kavramıdır. Bu kavram, 'Siz sevdiğiniz şeylerden başkalarına yardım etmedikçe iyilik sahibi olmazsınız' anlayışını kapsıyor. Elinizin artıklarını, beğenmediğiniz malları ve yiyecekleri vererek, sizin için artık geride kalmış ve önemini kaybetmiş bir takım alanlarda yardım yaparak asla iyilik sahibi olmazsınız. İstemediğiniz mal ve hizmetleri bir takım yoksul ülkelere gönderiyorsanız sanmayın ki iyilik yapıyorsunuz. Sadece depolarınızdaki eski malzemeleri boşaltıyorsunuz." Kurtulmuş, bugün insanlığın en fazla eşya, teknoloji, bilim ve zenginliğe sahip olduğu ama aynı zamanda en fazla yoksulluğu yaşadığı bir dönemden geçtiğini kaydetti.
Bundan sonra dünyadaki esas kavganın kültürler, medeniyetler, Doğu-Batı ya da Müslüman ve Hristiyan ülkeler arasında olmayacağını ifade eden Kurtulmuş, "Dünyadaki en büyük çatışma potansiyeli, zengin Kuzey ile yoksul Güney arasındadır. Zengin Kuzey; bugünkü veriler böyle devam ederse önümüzdeki 20 yıl içerisinde bir taraftan zenginleşmesine devam edecek, aynı zamanda da nüfusu azalacaktır. Aynı dönemde fakir Güney ise fakirliğini daha fazla artıracak ama nüfusunu da yüzde 5 yükseltecektir. Başka hiçbir tehlike ve tehdit aramaya gerek yok. Zengin Kuzey ve fakir Güney arasındaki bu büyük çelişki devam ettiği sürece, dünya çatışmalardan, insani sorunlardan, bölgeler arasındaki uyuşmazlıklardan kurtulamayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Kalkınma yardımlarının bu perspektiften ele alınması ve bütün insanlığın ortak çabası haline dönüştürülmesinin şart olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, ülkelerin milli gelirlerine oranla zorunlu insani yardım sürecine katılacakları uluslararası bir mekanizmanın Birleşmiş Milletler (BM) gözetimi ve denetiminde kurulması gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, bugün dünyadaki zenginlikte yoksul bütün ülkelerin de payı olduğuna dikkati çekerek "Yoksul Latin Amerika, Afrika ve Asya'nın, dünyanın zenginliklerinde payı vardır. Bu pay, bu insanların hakkıdır. Bu insanlara sadece yardım şeklinde değil, dünyada diğerleriyle eşit yaşamanın bir karşılığı olarak mutlaka devredilmelidir" şeklinde konuştu.
"Yardımları yaparken herhangi bir ayrım içerisinde olmadık"
Türkiye'nin insani yardımlar konusunda son yıllarda artan bir çaba içerisinde olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Türkiye insani yardıma 2005'lerde yıllık 61 milyon dolar harcıyordu. 2013'te 3,3 milyar dolara çıktık. 2014'te bunun da üstüne çıkacağız. 2015'te ise insani yardımda 5 milyar dolar seviyesine ulaşacağız" dedi. Kurtulmuş, bu süreçte Türkiye'nin kurumlarının yönetişim kabiliyetleri bakımından ilerlemesinin yanı sıra ülkedeki siyasi iktidarın perspektifinin değişmesinin de katkı sağladığını aktararak, Türkiye'nin önce Türk dünyası, Balkanlar ve yakın coğrafya, arkasından da Afrika'ya açılım yaparak bu süreci devam ettirdiğini dile getirdi.
Numan Kurtulmuş, başta sadece gıda ve ilaç yardımı yaparken, zaman içinde eğitim, sağlık, sanitasyon, kalkınma projeleri ve program destekleri gibi farklı alanlarda yardımların çeşitlendirildiğini söyledi. Afrika, Asya ve Avrupa'da çok sayıda ülkede bu yardımları yaparken bölgelerin insanlarıyla ilgili herhangi bir ayrım içerisinde olmadıklarını vurgulayan Kurtulmuş, "Müslüman olan bölgelere yardım ettiğimiz gibi Müslüman olmayan bölgelerdeki insanların yoksulluklarının giderilebilmesi ve kalkınma süreçlerinde başarı elde edebilmesi için desteklerimiz oldu. Makedonya'daki bir tarım projesinden Sierra Leone'daki ebola krizinde sunduğumuz tıbbi ihtiyaç malzemelerine kadar her alanda hiçkimsenin rengine, diline, dinine bakmadan bütün mazlumlara karşı yardım eli uzatmaya gayret ettik" diye konuştu.
Bu yardımları gelecek dönemde de ciddi şekilde artıracaklarını belirten Kurtulmuş, bütün mazlum, geri bırakılmış ve sömürülmüş ülkelere "balık vermek yerine balık tutmayı öğretme" perspektifiyle yardım ettiklerini ifade etti. Kurtulmuş, "Ama birileri asırlarca, bırakın onlara balık tutmayı öğretmeyi, onların ellerindeki balıkları alıp kendi sepetlerine koydu. Böyle bir dünya yürütülemez" yorumunu yaptı.
Yardımın insani, modern anlayıştaki kalkınmanın ise tamamen seküler ve maddi bir kavram olduğunu aktaran Kurtulmuş, bu ikisini bir araya getirmek için, önce zihinlerde dayanışma, yardımlaşma ve eşitlik gibi insani değerleri yeniden üretmek gerektiğini ifade etti. Kurtulmuş, bu konuda yeni bir paradigmaya ihtiyaç olduğunu belirterek, "BM'nin yapısı değişmeli. Gelişmiş, gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülkeler arasındaki perspektif farklılıkları giderilmeli. Güce, eşyaya sahip olanlar bunu yeni bir tahakküm aracı olarak değil insanlığın hayrına verebilecekleri bir unsur olarak görmeli. Bu anlamda bütün insanlığın kalkınmasını sağlayacak perspektif ortaya koymalıyız" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Beyaz adamın kara derili adamdan, sarı derili adamdan en ufak bir üstünlüğü yoktur. Avrupa, ABD ya da başka gelişmiş ülkeler grubunun dünyanın bugün en az gelişmiş ülkeleri olarak görülen ülkelerden üstün hiçbir tarafı yoktur. Bütün insanlar benzer özellikler içinde eşit dünya vatandaşlarıdır. Bu eşit dünya vatandaşlarının içerisinde birileri şu ya da bu şekilde sahip olduğu zenginlikleri başkalarının üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanmamalıdır. Bunun için de daha fazla dayanışmanın, insanlar arasında eşitliğin ve ortak bir gelişme perspektifine sahip olmanın çabası içerisinde olmalıyız."
Numan Kurtulmuş, "Geçmişten Günümüze Kalkınma Yardımlarının Dönüşümü" konferansının farklı bakış açılarıyla bu perspektife katkı sunmasını ve yardımlar konusunda daha "insani" sonuçlara ulaşılmasını ümit ettiğini sözlerine ekledi. Açılış konuşmalarının ardından konferans "Kurumsal ve Ülke Perspektifleri", "Kalkınma Yardımlarında Kavramsal Temalar" ve "Uygulama Deneyimleri" başlıklı üç panelle devam etti.
Sonraki Haber
TİKA Şehitleri Mektuplarda Buluşturdu
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, (TİKA) Çanakkale Zaferi'nin 100. Yıldönümünde Şüheda Mektuplarda Öğrenciler Şehitlikte Buluşuyor Projesi kapsamında Türk ve Azerbaycanlı şehitleri mektuplarda buluşturdu. TİKA, Azerbaycan ve Türkiye'nin ortak medeniyet değerlerini yeni nesillere taşımaya devam...